AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINDA NEFRET SÖYLEMİ İKİLEMİ: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI YASAĞI
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Çoğulcu ve hoşgörülü bir toplumun sebebi ve sonucu olarak nitelenen ifade özgürlüğünün demokratik toplumlarda en geniş sınırlarıyla korunması beklenmektedir. Ancak söylemlerin yadsınamayacak kuvveti, bunların yalnızca yö neltildiği kişi ve gruplar üzerinde etki yaratmalarını değil aynı zamanda zihin kontrolü yetisiyle kitleleri de harekete geçirerek toplumda bir kaos ve güvensizlik ortamı yaratabilme gücüne sahip olmalarını sağlar. Bu sebeple ifade özgürlüğü mutlak bir özgürlük değildir ve kamu düzeninin korunması amacıyla çeşitli sınırlamalara tâbidir. Bu sı nırlamalardan biri olan nefret söylemi; “biz ve onlar”(***) argümanı üzerinden kutuplaşan ve ötekileştirilen grupların daimi bir korku ve güvensizlik hâli içinde bulunmasına sebebiyet veren bu ayrımcı motivasyonlu söylemler olarak kabul edilir. Bireysel ve toplumsal gelişimi desteklemesi sebebiyle hak ve özgürlüklerin temelinde yer alan ifade özgürlüğünün hangi şartlar hâlinde sınırlanacağının belirlenmesi önemlidir. Zira ancak ifade özgürlüğünün korunabildiği bir ortam da demokrasinin varlığından ve toplumsal bir ilerlemeden bahsedilebilecektir. Çalışmada bu önemden yola çıkılarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları incelenmiş; Sözleşme metninde nefret söylemi için bir tanım bulunmamasının içtihatlarda yarattığı belirsizlik ele alınmıştır. İncelenen kararlarda da görüldüğü üzere Mahkeme bazı söylemleri hakkın kötüye kullanılması açısından 17. madde kapsamına almakta, bazı durumlarda ise ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. madde çerçevesinde bir değerlendirmeye tâbi tutmaktadır. Bu şekilde nefret söylemi mağdurları arasında bir önem hiyerarşisi oluşturan Mahkeme belirli konuları içeren söylem lere yönelik muğlak ve olması gerekenden düşük bir koruma eşiği getirmektedir. İçtihat bütünlüğünün sağlanması ve ifade özgürlüğünün gerektiği gibi korunması için 17. madde uygulamasından vazgeçilmeli ve tüm ifadelerin bağlam analizine tâbi tutulduğu 10. madde değerlendirmeleri esas alınması gereklidir.












